
yön bulma kabiliyetim 0 (Yazıyla sıfır) lan. (ya o deil de neden az önce mal gibi ''yazıyla sıfır'' yazdım ki lan ben? ne gereği vardı bunun. daha ilk cümleden bi tiksindim şimdi. hayır bi de o cümleyi de silmedim. denyo gibi neden beyle ettim ben diye şeyediyorum onun yerine. gerek yok halbüse adam oraya backspace diye bi tuş koymuş ama di mi. baktın bi hata var bas ona silsin yaşanmışlıkları hiç bi şey olmamış gibi ne yazacaksan yazmaya devam et. neyse)
her ortamda sürüyor bu yön bulma kabızlığım. yıllarca heyecanlı bir keriz gibi oynadığım frplerde (ibne baldurs gate, göt sacred) questin yerini bulamayıp alakasız alakasız tipler ile muhatap oldum. (merhaba durmuş ali ulutaş nassın) şimdi bakınca komple hıyarlıkmış lan yaptığım. zaten pc başında ekmeğe sürdüğü BIM den alınmış çikonella marka nutella çakmasını yiyen bir insanın o an kendini oyunun atmosferine kaptırması ''vay efendim elfim ben'' falan bi havalara girmesi çok saçma bişey. 10 dakika önce ev arkadaşınla banyodaki taşak kılı için kavga etmişken dünyayı goblinden orktan temizlemeyi görev edinmek izah edilemez bi denyolukmuş. neyse ki geçti o çileli yıllar.
ama yön bulamama baki kaldı. (ooo baki kalmak) yeni taşındığım evi bulamıyorum ya en çok o an kendimi denyo hissedyorum. evden meydana 5 dakikada dümdüz iniyorum orada sıkıntı yok. ama meydandan eve minimum 20 dakikada, o da balkondan sarkan teyzelere, tekel bayiilerine (çünkü hayatta herşeyin en doğrusunu tekel bayileri bilir gibi bi inanışa sahibim) sora sora ancak gelebiliyorum. ''bi takım şeyler olmasın (ımf falan), başka şeyler olsun'' afişleri ile dolu sokakları tam bir keriz gibi tekrar tekrar geçiyorum. zaten paso basma etek giyen dişileriyle, bıyıklı gözlüklü bi takım şeyleri protesto eden solcu öğrenci gibi tipleriyle, grup yorum konseri gibi ortamda hem janti hem kaslı olarak bi yadırganıyorum bir de paso aynı sokaktan tekrar tekrar geçp iyice bi acaip gibi oluyorum. (gibi kelimesi ne çok geçti lan di mi? evet)
daha önce bu ''ben burada ne yapıyorum'' halini en net şekilde sokakta penaltı çekişirken araba altına kaçan topu almak için arabanın altına yattığım anda oradan geçen üç gün önce ayrıldığım bayanı görmem ve sokakta şınav çeker gibi yerde yatarken onunla göz göze geldiğide yaşamıştım. hugh grantli romantik komedi tadında bir andı. ya da deildi. ne kadar hugh grantli romantik komedi tadında olalir lan zaten TAÇ marka topla penaltı çekişilen bi ortam. en fazla Sen Gideceğine Doğalgaz Kesilseydi adlı Foxtv dizisi olur. dizide de bi ton az ünlü oynar. ''aaaa bu çocuk şu şey deil mi hani turksel reklamındaki?'' denen adamın olduğu dizi de en fazla 5. bölümde tırtlar, biter. bi de Türksel adında kırtasiyeci bi adam vardı elemanın eski evin orda o da çok acaipti. Türksel abi diye bir esnaf gerçekten deişikti (hatıralar geçidi)
yağmur yağınca daha da bi duygusallaşıyorum evet. bi de one love festivale minimum 5 adam gidip ''kirvem sarışını gördün mü'' diye birbirimizi dürte dürte içmeyi planlıyorum. festivale katılmayı düşünen dişiler şimdiden hepinize kucak dolusu sevgiler
evet bu festivalde de o muhtesem yön bulma duygunla yanlis giris kapilarinda olman temennisindeyim. o degil de nereye tasindin lan?
YanıtlaSilişçi sınıfının kalesi okmeydanına taşındım ey dost
YanıtlaSilbenim arkadaşın evinin ordada türksel diye bir kırtasiyeci vardı lan.dünya iki tane türksel isimli kırtasiyeciyi kaldıramaz ama kesin aynı kişidir onlar.kesin yani.
YanıtlaSilvay amınaki? dikilitaş polis karakolu karşısındaydı ev hacı... deişik bi ortamdı hatıralar geçidi
YanıtlaSil