19 Ağustos 2010 Perşembe

bir daha içmeyeceğim




Dikkat az sonra okuyacaklarınız, bi takım olayları yazma konusunda doğuştan yeteneksiz olmam ve orta okul ve lisede edebiyatımın 2 (hocam 43 ten iki veriyor musunuz?) olması nedeniyle nedeniyle yarak gibi bir girişe sahiptir. girişten sonrası çok mu süper? elbette hayır. ama bi 10 dakika falan düşündüm giriş gerçekten de çok gudik oldu. neyse olabilir.


Bi takım adamlar ile alkol almış eve dönüyorduk. ileride bir taksici kişi 150 metreden çok alkollü olduğumuz belli olmasına rağmen (ya da alkollü olduğumuz için)neşeli bir gülümseme ile karşıladı. zaten taksicilerden başka hiç bir meslek grubundan bir adam gece 1.30 gibi kafası nal gibi olmuş 3 adamı şen gülümsemeler ile karşılamaz. misal bir muhasebeci hiç görmemiş gibi yapar. bir kaplan terbiyecisi hiç umursamaz. ama taksicinin yüzünde güller açıyor. taksicilik böyle bi olay işte. bambaşka şartları var mesleğin.


taksiye bindiğimiz anda sting- shape of my heart çalıyordu. belli ki romantik bir insandı. bu duygusal insanın aracında ''hacı tüm lise hayatım t.a.t.u ya üçüncü olma hayaliyle geçti'' diyen biri olarak biraz mahçup hissettim. (hissetmedim). bi süre de tatuya üçüncü olmak gibi oya boraya üçüncü olmak ya da daha da coşup izel-çelik-ercana dördüncü olmak gibi fantazileri olan da varmıdır diye tartıştık. evet ciddi ciddi tartıştık bunu, onaylayan ve karşı çıkan görüşlerin çarpışmasına sahne oldu o taksi. çok ciddi fikir ayrılıkları yaşandı. (şu aşağıdaki tiplere üçüncü olmayı makul gören insanlar var... çok acı ama var, evet!)






resmen bu duygusal insana ayılığımız ile işkence ediyorduk. joy fm dinleyen bi insanın yanında bu çirkin yüzümüzü göstermemeliydik. kısa süre içinde taksicinin bir taksici ata spou olan çok haklısın abicimciliğe başlaması sonucu kaygılarımın yersiz olduğunu anladım (burada bi ara vermek istiyorum. yaklaşım bir senedir bu blogu şeyediyorum ve daha önce hiç ''kaygıların yersiz olması'' kalıbını kullanmadığımı farkettim ve üzüldüm. bilemiyorum sanki boşa geçmiş bunca zaman. bundan sonra daha sık kullanacağım bunu, artık bazı şeyler değişmeli!)

bi ara olaylar nasıl gelişti de konu tatuyu yalamaktan futbola geldi tam emin deilim ama ''keitayuı yolladılar yerine gelen adam serdar özkan. serdar özkanla mı şampiyon olucaz amınakoym'' dedim. taksici ''çok haklısın abicim anasını skiyim adnan sezginin'' diye onayladı. ne gereği varsa. sanki ''fakat önümüzdeki yıllarda yürürlüğe girecek UEFA kriterleri gereği keita ekonomik olarak bir yüktü'' falan dese ''çek kenara hemen orospu çocuğu'' diyip inicez... yok öyle bişiy.

yanımdaki elemanların bursalı olması nedeniyle bi süre bursayı ve bursasporu övdü taksici. bi süre bi takım illerimiz övüldükten sonra ''ama haklısın en süperi izmir abi'' dedi. zaten deniz olmayan yerde de yaşanmazdı. (merhaba deniz ♥)

yolda bira almak için benzinliğe çekmesini rica ettik. tam bir 70ler yeşilçam filmi yaşlı ve sempatik uşak onaylaması olan ''hay hay'' diyerek kabul etti. bira alıp döndük, benzinlikten çıkarken bir minibüs neredeyse çarpacaktı. minibüs (ya da münübüs) yeşil renkli olduğu için (aşağıdaki resimdeki gibi bişiy. ama bunun hipi olmayanını düşünün. aracın şekli hemen hemen aynı ama yan tarafında böyle çiçek böcek yok. onun yerine Mahirler Tekstil falan yazıyordur heralde. içinde de bir köpek ve 4 hipi yerine muhtemelen beyaz atletli adamlar vardır. neyse...) ''sukubi du arabasına çarpıyoduk lan'' dedim. gülüştük.



''çok haklısın abi tam sukubi du bu ibneler'' dedi taksici. kırmızı ışıkta geçen bir başka araca da ''ananı skeyim senin sukubi du'' dedi. tam oldu. o anda ''Bir Küfür Olarak: Sukubi Duu'' isimli bir kitap yazmayı düşündüm. NTV de gece gündüz programındaki lavuk ile yeni kitabım üzerine konuşurken, o entel ibne bana ''peki sayın esgel kitabınız neden 25 sayfa?'' diye sorsa ne derim diye düşündüm. çok zor bi durumda kalırdım doğrusu. o yüzden kitap işinden vaz geçtim.


taksicinin açtığı ''kadınlar kel erkeklere çok acaip ilgili'' geyiği ve tam araçtan inerken ki ''mesela abim her gece başka kıza vur allah vur gidiyordur '' demeci sonrası çok deişik hisler içerisindeydim araçtan inerken.

taksicinin kafasındaki kel adam algısının çok uzağında, olması gerektiği gibi baksırlı üç adam bira içip NTVspor izleyerek geceyi noktalayacaktık. fakat bir şey eksikti. dürümcü sedat aranmalıydı. dürümcü kişiyi aradık. ''abi sana zahmet gelirken 6 kutu tuborg da alır mısın, sen gelince veririrz sana'' dedik. önce olmaz falan dedi ama hiç bir iradenin karşı koyamayacağı sarhoş ısrarına o da fazla dayanamadı.

20 dakika sonra dürümcü kişi elinde biralar ile geldiğinde kapıyı açtım. o an tipimin çok kayık olması ve içeride coşkun sabah- aşığım sana doyamıyorum çalması nedeniyle dürümcü ''abi bilsem getirmezdim bira size. bence daha içmeyin'' dedi. elemanlara dürümcünün iyi niyetini anlattım. hep beraber dürümcüyü övdük. zaten dürümü megaydı, bizi üzmemiş biramızı ayağımıza kadar getirmişti. çok kral bi insn olduğu konusunda fikir birliğine vardık. hatta bi ara aşırı bi coşum sonrası eleman ''hiç bi kız arkadaşın seni bu dürümcü kadar samimi bi şekilde düşündü mü''
dedi. onu da onayladım. dürümcüye karşı çok acaip bi sempati besledim. ama şimdi uyumalı yarın ayık kafa ile konuşmalıydım onunla...

7 yorum:

  1. ''çok haklısın abicim anasını skiyim adnan sezginin''

    lol!

    YanıtlaSil
  2. senin hocalar halt etmiş, halbuseki iki yazını okuyan bir insan (bkz: bir insan olarak ben)bir yazısal kıvılcım efenim bir kurgusal yetenek, bir bilmemne görüyor.

    YanıtlaSil
  3. teşekkür ederim sayın slz. ayrıca merhaba deniz ♥

    YanıtlaSil
  4. çok akıcı gidiyor filmi çekilmeli

    YanıtlaSil
  5. sesli güldüm. dübürlü yazılar istiyoruz bundan sonra, daha çok karı resmi koy

    YanıtlaSil