4 Haziran 2011 Cumartesi

Ananaslı




işbankası banka kartımın son kullanma tarihi dolduğu ve son bir aydır ''kartınızı şubemizden değiştirebilirsiniz'' diye mesajla ağır kafa skme operasyonları uygulandığı için olaylar gelişmiş ve o anda iş bankasının sandalye-koltuk arası değişik oturma araçlarında oturmuş bekliyordum. girişte danışma gibi bişeydeki bayana derdimi anlatmış ''biraz oturun ilgileniyorum hemen sizinle'' cevabını almıştım.

beklerken oturduğum sandalyemsi şeyin ne olduğu düşünüyordum. sanki çok sağlıksız fikirleri olan biri bir koltuk ile sandalyeyi çiftleştirmiş ve ortaya bu şey çıkmıştı. (koltuk ve sandalyenin çiftleşme sahnesini uzun uzun düşündüm aklım çıktı) ama ortaya çıkan şey iki tarafın da istemediği bir sonuçtu. koltuğun ailesi sandalyeyi bir türlü kabullenememişti. bu yüzden de yavruları olan bu garabeti reddediyorlardı. koltuk yavrusunu görememenin üzüntüsünden kahrolmuş kendini dev yastıklar ile avutuyor, onlara analık ediyordu.


o ara sanırım ne kadar hıyarca şeyler düşündüğüm dışarıdan çok belli oluyordu ve danışmadaki bayan beni çekingen bir tavrla çağırdı. bir dönem metalci olduğu çok belliydi. banko en fazla 5 yıl öncesine kadar lethe, nymph gibi sikko bi nick ile metalci forumlarda ''yhaa katatonia çok bozdu aaabi'' geyiği yapıyordu. hatta belki de hala katatonic86@hotmail.com gibi bir emesen adresi vardı. ama güzeldi.

kimliğimi ve imzamı rica etti. ''hay hay'' diyip imzaladım. hay hay diyince iyice tiksindi. haklıydı. hay hay ne amınakoym! ben bile tiksindim kendimden. daha sonra 'maalesef imzanız uyuşmuyor'' dedi. hiç şaşırmadım. zira daha iki yıl öncesine kadar mal gibi ayda bir imzamı değiştiren bir insandım. maaş bordrosunda her ay farklı imza olması sıkıntı yaratınca bir tanesinde (elbette en tırtında) karar kılmıştım. ''bir süre bekleteceğim sizi, isterseniz o ara başka işleriniz varsa onları halledebilirsiniz'' dedi. her hangi bir işim yoktu ama çok meşgulmuşuım gibi ''ben bir 15 dakika sonra geliyim o zaman'' dedim. 15 dakikada nasıl bir işimi halledebilirsem artık?







bankadan çıkıp biraz gezindim. gidip dondurma aldım. (ananaslı fruttare) saate baktım 15 dakika olmuştu. elimde dondurma ile bankaya geri döndüm. aynı sandalye-koltuk melezine oturdum. eski metalci beni elimde dondurma ile görünce gözlerini kaçırdı. pek umrumda olmadı. gerçek ananas parçacıklarının tadına varıyordum ne de olsa. göz teması kurabilmek için sürekli yüzüne bakıyordum. bir ara göz göze gelince ''ne oldu bizim iş?'' der gibi göz kırptım. ''Andaç Bey sizin işleminiz ile Yalçın Bey ilgileniyor'' diyip arkadaki bir elemanı gösterdi.






bahsi geçen yalçın bey tam da yolda görsen ''tipini skeyim'' diyeceğim bir insandı. keremcemin sarışın olanı. ama çok sarışın. saç falan aynı ama sarı. yukarıdaki fotodaki gibi. bu foto için de bin bir zahmete katlandım. olmayacak işlere girdim. önce gugıla keremcem yazıp arattım ki hiç yapmamam gereken bişeydi bence. bununla da yetinmedim bir fotosunu bilgisayara kaydettim. ama en fenası paint ile keremcemin saçını boyamak. o an biri arayıp ne yaptığımı sorsa ''keremcemin saçını sarıya boyuyorum bagsi ben seni sonra ararım'' desem ne fena lan! üfff öleyim daha iyi


neyse elemanın tip anlaşıldı di mi? böyle saçı boyayıp sal sokağa, ortalama 10 yaşındaki çocukların oyları ile belirlenen Aslan Max Yılın Sanatçısı Ödülünü almaya gitsin. o derece. keşke görsel olarak da şeyedicem diye kasmasaydım böyle anlatsaydım. iyice sinirim bozuldu. neyse ki sarı keremcem çok kısa bi sürede işimi halletti de sktir olup gittim bankadan.


eve geldim. bir takım adamlar aradı. ısrar manyağa yaptılar. 21.00-22.00 halı saha maçı için. ''yok ben gelmeycem zaten dün paso bi takım olaylarım oldu uyuyamadım yorgunum ehere mehere'' diye güldüm. ''olsun abi zaten iddaalı maç değil, öylesine bi maç'' dedi. resmen ''önemli bi maç olsa senin gibi kazmayı çağırmayız zaten'' der gibi. ben mi tam bir melis gibi alınganlık ediyorum lan yoksa dememe kalmadan ''bi de yorgun olmayan halini de biliyoruz zaten abi'' dedi tam oldu. kırgın bi sesle onayladım.








evde şanlı celtic formamı giyip gezindim bi süre. sonra çok gaza gelip antreman olsun diye şınav çekmeye karar verdim. anında götüm düştü. ''gaza getirici bir müzik koyup daha bi süper şınav çekeyim'' diye düşünüp bilgisayarın başına geçtim. Driller Killer bi de Malignant Tumour attım playliste bayaa bi etkisi oldu. ciddi ciddi gaza getirdi. ''hımmss biiir, hımmmsss ikiiiğ hımpffsss üüüüğç'' diye şınav çektim. hazır olduğuma karar verip evden çıktım.


halı sahaya varınca bir diğer kötü süpriz beni bekliyordu. kaleci olarak çağrılmıştım. bizden önceki saatte maçı olanları izlemeye gelen, ne gereği varsa forma giymiş kızlara falan baktım bi süre. çok net söyleyebilirim ki ülkemizde forma giyip de çok nefis olan bayan yok. ya da ben sadece bir tane gördüm. o da benim celtic formamı değil de Gerze Esnafspor forması bile giyse nefis olabilecek bir bayan olduğu için böyle bir genelleme yapabiliyorum.



kaleci olmak çok değişik bir olay. şimdi Radikal Futbol tayfasının skik entellerinden olsam Kaledeki Dev Yanlızlık diye şiir yazar öyle anlatırım durumu. Ntvsporun şapkalı cücesi ya da Ali Ece olsam iyice coşar ''liman işçilerinin takımı livırpul,'' ''katalan direnişi,'' hepimiz St. Pauliliyiz'' diye sike sürülmeyecek muhabetker yaparım. oysa kazma olduğum için halı sahada kaleye geçirildim. olay gayet net. öyle anathemalık bir durum yok.

bir iki kurtarış yaptım götüm kalktı gaza gelip ileri çıktım akabinde golü yedik. böylece daha da yanlızlaştım kalede. sanki sevdiceğimden ayrılmışım da anathema lost control dinliyormuşum gibi. çok şükür benden daha sefil durumda olanlar da vardı. 35 yaş üstü, gözlüklerini çıkarmadan oynayan, üstünde fener forması ve lacivert şortuyla civelek gibi koşan adam vardı. zaten bi adam ne kadar şekil geldiyse (forma + şort uyumu) o kadar tırttır.

bi ara eleman gelip ''abi sen ananas kokuyorsun'' dedi. üstümü kokladım, gerçekten de ananas gibi kokuyordum. ne acaip bir terleme lan bu? ben kendimi koklarken iki gol daha yedim maç bitti. pek umrumda olmadı. önümüzdeki maçlara bakıyordum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder