23 Eylül 2011 Cuma

seks, dırags & rakınroll (olduğu kadar)




hava kararmıştı ve yağmur yağıyordu. evde tek başıma olmama rağmen ''kime yapıyorum lan ben bu artisliği'' diye düşünmeden hemen sinsi gibi cam kenarına geçip yağmur izleyen hisli pozumu almıştım. bi an için köpek bile benden bi tiksinmiş gibi geldi. hayvan hiç bişiy demeden odadan çıktı. kırıcı bişey söylemeden tepkisini bu şekilde belli etmek istedi sanırım.

bi beş dakika sonra ben de sıkıldım ''ne yapıyorum lan ben böyle katatonia albüm kapağı gibi'' diye düşünürken eleman geldi. ''balkonda karı mı var?'' diye sordu. başımı caman dayamış yağan yağmuru izlerken beni görünce aklına gelen ilk şey karşı balkonda bir bayan olması ve benim ayı gibi ona bakmamdı. bu sefer gerçekten de duygulandım. zira bunu yapan adam yuutubda ''manken götü'' yazıp video aratmış adam lan!


bu buruklukla oturup STV de Ve İnsan Aldandı izledim. üst üste iki cuma gecesini fantastik sakallı şeytanın ''gamze okulda arkadaşlarına hap satman çok doğru bişiy. devam et'' diye insanları kötü yola sevketmesini izleyerek geçirmem üzücü evet ama oluyor arada böyle şeyler. en azından geçen hafta şahane Red Label içerek izledik bu hafta o da yoktu Orallo marka oralet içerek STV işi satanizm izledim daha da dibe gittiğimi hissediyorum.






dev bir plazmadan dünyayı izleyen sakallı eleman ve şekilli sakalı olmadığı için yancı olan eleman aralarında insanları kötülüğe sevketmek genç gamzeyi hapçı yapmak için planlar yapıyordu. ordaki bayanın hiç repliği olmayıp sadece evil bakması da renk kattı olaya.

''27 yaşındayım lan van dam filmlerinde falan kötü adam olan yaşıtlarım limuzinde latin beybilerle kokoyin içiyor nerede hata yaptım ben'' diye düşündüm bi süre. (şimdi düşünce denyoca bi düşünce evet) bu düşünceler içerisindeyken elektrik kesildi.


elektrik kesildiği gibi hemen ''trafodan mı acaba? trafodansa hemen gelmez çünkü. umarım trafodan deildir çok kötü olur trafodansa'' dendi, kesmedi ''eskiden insanlar elektrik yokken ne yapıyormuş aaabi yeeaa'' dendi, hatta camdan bakıp ''karşıda ışıklar yanıyor. trafodan deil yani'' bile dendi. 5 yılda demediğim kadar çok ''trafo'' dedim 5 dakika içide. resmen trafoya doyduk.


sadece ''elektrik arızayı arayalım'' demedik. zira gerek yoktu. apartmanın yaş ortalaması kafadan bi 55 falan var. emekliler cenneti gibi. ''tabi artık eylül geldi. havalar soğur durulmazdı artık yazlıkta'' cümlesini duymadan günümüz geçmiyor. kesildikten üç saniye sonra banko aramışlardır. o bakımdan kafalar rahattı yani.


bi iki üç dakika içinde elektrik geldi. çok aşırı sevindik, dev sevindik. ıslık falan çaldık. ''keşke şampanya olaydı da patlatsaydık'' gibi bi fikir bile makul geldi o an. ama tabi ki çıkıp bakkala gittiğimde bir anlık gaza gelişin kurbanı olup şampanya almadım. bira aldım. biramızı içip izlediğimiz bbc belgeselinden hayatımızın kalanı boyunca zerre işimize yaramayacak bilgiler edindik. güney amerika ormanlarında ski taşağı sallayarak yaşayan tipler olsak nasıl ev yapabileceğimizi falan öğrendik.

''onların bu dolu dolu hayatlarına çok özeniyorum'' diyen belgeselin anlatıcısına da sadece ''ahahaha keriz'' dye güldük. bbc abideki nasıl bi kafaysa bir gün brezilyaya bir gün kazakistana gidip çekim yapmaktan oluşan hayatı tüm gün ''acaba yağmur yağar mı lan'' diye yukarı bakan donsuz yerlininki kadar dolu dolu değil. kerizlik işte.




yatarken elektrik kesintisi sırasında ''her yağmur yağdığında elektrik kesiliyor memlekette alt yapı olmadığı için'' demediğim aklıma geldi. çok büyük eksiklik hissettim. resmen uykum kaçtı. o saatte (3 buçuk falan) Durmuş Ali Ulutaş'ı arayıp ona bu cümleyi kurasım geldi. ama yapmadım. o kadar da kalpsiz değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder