4 Ekim 2011 Salı
hüzün mevsimi strikes back
bloga her yazdığım postta giriş konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyorum. en güzeli direk olaylara giriyim desem bu sefer de sanki açılışı ekşınlı sahne ile olup sonra olayları geriye doğru anlatan film gibi olacak gibi geldi. ki onu da hiç sevmiyorum... neyse yeaa ben direk giriş yapıyorum böyle açıklama yaptıkça daha da pis oldu.
koltuğa tek kolumu dayayıp diğer elimdeki votkayı yudumlayarak kuul gibi (artık olduğu kadar) başladığım gece ilerledikçe önce sevimli gibi küçük espriler yapmaya başlamıştım. gittikçe daha da denyolaşmam kaçınılmazdı ve netekim oldu da. o deil de ''netekim'' bağlacı da kullandım lan. ''zira'' falan sık kullanıyordum da netekim çok emekli işi oldu. neyse...
iyice coşup ''size kutup ayısı taklidi yapayım mı ehere mehere'' diyerek yere buz parçası atıp üstüne basarak öyle durdum. kimse gülmedi. en ufak bir tebessüm bile olmadı. dev sessizlik oldu. resmen ''umarım hepinizin çocuğu bilek metalci olur. satanic warmaster tişörtü almak için altın bileziklerinizi çalar'' demişim gibi bir soğukluk oldu. ''yaa o eriyen buz kütlesindeki kutup ayısı gibi işte simgesel ayı gibi'' diye açıklama yaptıkça durum daha da vahimleşti.
keşke baştan çizerek anlatsaydım. denklemde bilinmeyenlere x ve y yazıp öyle açıklasaydım.
misal burada x yerine ben oluyorum y de o an halıda duran buz küpü. x i kaldırıp yerine beni, ye yerine de buz kalıbını koyunca olacak bişiy. şimdi böyle şeyedince çok daha net oldu di mi? tama şimdi ayık kafayla çok da komik olmadığını ben de farkettim ama o zalim bakışlar da cidden çok fazlaydı. on dakika önce ''sizce çağla ve ev arkadaşı nasıl, yani nebliym giderleri var mı?'' diye anket yapsalar ''KÜKRÜYORLAR'' olan A şıkları çoğunlukta olacak kadar nefis bayanlar çok ciddi baktıkça cehape kadım kolları gibi olmuştu.
keşke o anda ben FEM dershanesinde neşeli badem bıyıklı, süveterli fizikçi, niyetlendiğim dişiler de hocanın iyi kötü her esprisine gülen şakirt öğrenciler olsaymış. bu espri ile sınıfı neşeye boğardım. bir süre meh meh meh diye güldükten sonra ''evet arkadaşlar güldük eylendik şimdi derse dönebiliriz'' derdim.
hatta o kadar coşkulu kahkahalarla dolu olmasa bile sadece yukarıdaki ortamda süpermen ile kurtardığı vatandaş gibi olsa bile yeterdi bana. iyi kötü bi şekilde mutlu oluyorlar kısa bir süre için olsa da. kesin sonrasında eleman ''neyse abi tekrar teşekkürler'' diyip işine gücüne gitmiştir. süpermen de uçarken ''hay allah yaa adam bana life diyo ben wife anlıyorum ehehe'' diye bir süre daha gülümsemiştir.
yaşanan sessizlik bitmek bilmiyordu. ''yhaa ezgi ile mutluydum ama bazen beni hiç anlamıyordu yhaa:('' diye ortaya ilişki geyiği atsam sabaha kadar susmayacak ortamdaki tek ses laptoptan gelen müzik sesiydi. ki çalan da mogwai idi. resmen azap gibi. neyse ki camı açınca iki sokak ötedeki düğünden dev gelen fantastik müzik bu ortamı dağıttı. (orgun alttan verdiği bumçiki bum çiki efekti üzerine oyun havaları oluyor o müzik de ) ama ne yazık ki çok kısa sürdü.
mega memnuniyetsiz bir surat ifadesiyle ''camı kapar mısın yhaa çok gürültü oldu'' diye uyarılınca sessizlik geri döndü. odada duyulan yine sadece mogwailer, Röyksopplardı. sanki az önce içeride yankılanan şarkının sözleri annem beni bakkala yolladı / annem beni bakkala yolladı/ bakkal bana elinin salladı salladı/ bakkal bana elini salladı değilmiş gibi ısrarla Röyksopp dinlendi.
gerisinde çok da bişiy olmadı yine hüzün, yine hüsran...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder