her modern erkek gibi banka subesinde aslında çok sıkılmış gibi (çünkü beklemek yoga yapacağı değerli vaktinden çalıyor) ama tam bir sabırlı gibi, beklerken ortamın gerginliğii dikkatimi çekti. benimle birlikte bekleyen her müşteri bi takım şeylere mır mr soyleniyordu. tüm insanlık tarihinin en tırt hak arama yöntemi olan emekli söylenmesi yine karşıma çıkmıştı. ''bu kadar insanı bekletmeye ne hakları var canım'' cümlesi havada asılıydı.
bu kadar söylenmelerine rağmen banka şubesi emekli için cennet lan aslında. tırt muhabetleri ile kafa skebilecekleri daha uygun bi ortam düşünemiyorum. bi de duvarda bankanın emeklilik şeysi reklamındaki neşeli hala iyi kötü bi seks hayatı (mühendislik öğrencisinden hallice) olduğu belli olan reklam emeklileri ile ne kadar da farklılardı.
şu ortama sahip banka bi de caz festivali düzenliyor ya aklım almıyor. şubeye girip baksan en fazla malatya kayısı festivaline sponsor olması gerekir garanti bankasının ama garanti dünyanın en yarak müziğine sponsor olmayı kendine görev edinmiş tebrik ederim.
''boş adam deilim benden ödeme bekleyen onca adam var bugüne'' diyen adam da oldu hiç bi eksiği kalmadı ortamın. elimdeki sıra numarasının 666 olmasına başta keriz gibi ehehe ne komik lan satanik numara geldi vay be neler oluyor cıkcık cık deye gülümsedim. sonra o gülümsememden tiksindim. zaten daha 643 teydi anasının üreme organı kadar sıra vardı, ben vay ne kadar bilek metalli numara çekmişim diye seviniordum. düpedüz denyoluk.
daha çok sıra olduğu için bi dışarı çıkayım dolaşayım, inceden bir kase takibi yapayım dönerken de gasta alırım zaman daha bi seri geçer diye düşündüm. 15 dakika sonra elimde fotomaç ile (ya ne olacağıdı? newyork times mı okuyacağıdım) döndüm. sıra daha 652 idi. çok canım sıkılıyordu. ağlaşan denyo çocuk da oldu iyice gergin oldu ortam.
annesinin ''tamam efecancım az kaldı birazdan sıra bizde'' dediği anda elindeki sıra numarasına baktım. 671 idi. o anda ''yarrakımı az kaldı efecan burada sıkıntıdan geberene kadar bekleyeceksin'' der gibi baktım ama anlamadı öküz efecan. gerçi bakışlarımla çok da bişey anlatabilen bi adam deilim lan. en fazla taksi, dolmuş falan duruyor bineceğim zaman. o kadar.
efecan çok da skimde olmadı, mana çıkaramadığı bakışlarımı fotomaçtaki ''cumali teknik heyetten tam not aldı'' haberine çevirdim. adı cumali olan bi adamın pidecide garson olmak yerine kadere isyan edip profesyonel futboldan ekmeğini çıkarması gerçekten de takdire değer. adına isyan etmiş lan adam resmen. keşke berkeler, taylanlar da isimlerine isyan etse de yavşak ibneler olmasa artık tüm berkeler, tüm taylanlar.
gaste bitti (ki fotomaç ortalama bir sıçma süresinde biten gastedir doğaldır bitmesi) sıra bitmedi. iddaa ekine baktım. sadece norveç, isveç gibi tiri viri liglerin bilek metal grubu isimli takımlarının maçları vardı. nörkkopinginden, stromgodsentinden de zerre anlamadığım için o da çok faydalı olmadı zaman geçirme konusunda.
sonunda sıram geldi. işlemimi hallettim. şimdi böyle bankadaki işlemimi hallettim falan diyince çok da bişiy olduğu sanılmasın. erik rakısı gönderecek elemana rakıların tutarını havale ettim. (gayet düz bi adamım evet) eve geldim. ''acaba efecanın işi ne kadar sürdü lan'' diye düşündüm. bi süre bi takım şeyler yaptım (ne kadar gizemli) aklıma acaba efecan o gün bankadan çıkınca arkadaşlarına ''bankada çok bekledik amınakoym'' diye dert yandı mı gibi son derece gereksiz bi soru geldi.
o anda içinde bulunduğum duruma aniden uyanıp birden şok oldum. elin ben tenli saatli bebesinin derdini düşünüyordum lan! gerçekten de büyük bi yanlışlık vardı bu işte. geçti ama sonra çok şükür. su falan içtim iyi geldi. şimdi daha bi iyiceyim. son olarak dün akşam ''fedon ölmüş lan'' diye mesaj atan denyo arkadaşlarım olması ne güzel. ölmemiş zati fedon da.
ahah malatya kayısı festivali candır.
YanıtlaSil