6 Ekim 2010 Çarşamba

♥ ♥ ♥

neşe ile balkondan sarkıp elimdeki hortumla zebraları suluyordum. zebralar da sanki denizden çıkmış da tuzlu kalmamak için duş almaya koşarmış gibi bi hal vardı. öyle bi coşku ile hortuma (fortum) koşuyordu hayvanlar. bende de sebebsiz bir coşku vardı. bilemiyorum normalde zebra sulamak insana bu kadar büyük bi keyif vermez bence. ama rüyada oluyor işte. deişik.

uyandığımda kendi kendime ''yea tabi rüyada falan iyi zebra yoksa burda zebra olsa kaçarım ehere mehere'' diye güldüm. sonra kendi kendime yaptığım bu boş muhabbet için ''ne gereği vardı lan'' diye düşündüm. resmen dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek için harcayabileceğim saniyelerimi tiri viri işler ile heba etmiştim. bi süre de ''acaba rüyada zebra sulamak ne manaya geliyor'' diye düşündüm. gogula yazıp baksam banko sevdiceğiniz ile aşmanız gereken zorlukları kılı tüyü sembolize ediyor falan yazar.

kahvaltı etmek için mutfağa gidip dolabı açınca daha da bi sinirlendim kendime. yemek yapma anlayışı evde bulduğu herhangi bir şeyi ekmek arasına koyup yere döke döke yemek olan bi kişiyken hangi kafalarla balzamik sirke, nar ekşisi, kori almıştım lan ben? Kemal Kükrer'e maaş bağlamışım lan resmen!



şu fotodaki adama ne diye para yediriyorum ben? nasıl da sinsi gibi ''sağlığınız için entel besinler tüketmeli, sofranızdan balzamik sirkeyi eksik etmemelisiniz'' der gibi.

kapıdan çıktım apartman yöneticisini gördüm. selam verdim. panikledi. normal şartlar altında saatlerce geyiğe sarabilcek bir adam olmasına rağmen sadece gözlerini kısıp gülümseyerek selam (melis selamı) verdi ve uzaklaştı. arkasındaki duvarda asılı olan panoya baktım ''apartman toplantısınıda alınan kararlara rerere rörörö'' yazıyordu. apartman toplantısına çağırmadığı için tedirgin olmuştu. böyle ''benim çok da skimde deil arkadaşım sizin kaybınız'' der gibi acı acı gülümsedim. ya da bana öyle geldi. zira 26 senelik ömrümde daha o gülümsemeyi yapamadım ben. misal ben acı acı gülümsedim sanıyorum ama karşımdaki ''abi resmen maysipeys teeni gibi gülüyorsun'' diyor.

neyse çok da skimde olmadı apartman toplantısına çağırılmamak. zaten 40 yaşın altında kimsesin de olmaz gibi. zaten ne kadar eylenceli bi ortam olabilir ki lan ne kaçıdım? sene 2010 olmasına rağmen bu gerçeği reddedip hala ısrarla İlhan İrem dinleyen adam var apartmanda. o adamın olduğu ortamda eylenecek kadar kalpsiz olamaz kimse. bazen çıkıp müziği kısssın diye uyarayım diyorum ama sonra vaz geçiyorum. kimbilir başına neler geldi bu hayatta da ilhan iremler dinliyor. hem adam bana ''sen sanki paso modern hayatın sesi radyo eksen dinliyosun pezevenk!'' dese mahçup olurum.

ben çıkarken yönetici kişi geri geldi. ''iyi günler Aytaç Bey '' dedi. evet adımı aytaç sanıyor. beni neşe ile otlayan büyük baş hayvanları alıp onları sosise, sucuğa çeviren bir firma (ooo ne kadar da entel oldu lan. vejeteryan gibi) ile aynı isme sahip sanıyor. kafasında benimle ilgili bayaa bi yanlış var zaten. ''nişanlın nasıl?'' diye soruyor. ( eve paso adam gelirken oyle bi fikir kafalarda nasıl oluştu hiç bilemiyorum. tedirgin de oluyorum inceden )

ama sempatik biri kendisi.kedi aldığımda ''kedi namkör hayvan ölsen seni yer. ama köpek yemez köpek alaydın keşke'' diye uyarmıştı beni.

DİKKAT DİKKAT BUNDAN SONRA OKUYACAKLARINIZ (çok da bişey kalmadı gerçi ) TAMAMEN EKMEK ÇIKARMA AMAÇLI OLUP DİŞİLERE (tercihen latin kasa) YÖNELİKTİR. ADAMLAR OKUMASA DA OLUR (hatta daha süper olur. paso adam okuyo amına koym diye küfdür etmem en azından)

evet şu ana kadar ki kısım tamamen tiri viri idi. minik bir kedi yavrusu aldım eve, çok sempatik ♥ bence mesajı aldınız. evet iyi günler

1 yorum:

  1. o kedinin bile ileride çiftleşeceği ama senin saplığa devam edeceğin gerçeğine hazır mısın?

    YanıtlaSil