19 Ekim 2010 Salı

hiç bir kızı etkilemeyecek filmler serisi no:8




Jonathan King diye bi eleman çekmiş. tam bir entel gibi filmi yönetmeni üzerinden anlatmak istedim. ama olmadı. Jonathan King sineması üzerine bi takım saptamalarda bulunayım falan istedim ama en fazla bu kadar. evet Jonathan çekmiş filmi. IMDB den baktım canıtın başka ne etmiş diye 3 filmi var ki birinin sadece senaristiymiş. ''film çekmeye yatıracağım parayla dürümcü açarım, ölmez sektör gıda işine girerim. hem karnım doyar amınakoym'' demiş bir kişi Canıtın. aferin (senaristi olduğu The Tatooist de öyle böyle sikko film deil, ancak çok ultra nefis bir bayan izleyelim dese izlenir.) eleman başka ne etmiş diye daha da fazla kurcalamadım. Canıtın peşinde ömrümü mü çürüteceğidim keriz gibi. bence Canıtın da böyle olmasını isterdi.


Canıtın (evet farkedilmiştir bi yerden sonra jonathan yazmak zor geldi, copi peyst bile zor geldi. böyle iyi ya daha samimi) çok yerinde bi fikirle ''film çekip elin adamına oyuncu diye para mı yedireceğim lan'' diyerek doldurmuş koyunları filme. adamdan çok koyun görüyoruz filmde ki dünyada yeterince adam göremediği için üzülecek çok fazla insan olmadığı için sıkıntı yok. misal canıtın javier bardemi oynatsa bimilyon dolar+yol+yemek verecek. o paraya 5000 baş hayvan alınır, filmden sonra da çevirmesi olur. aferin canıtın bir kez daha gözüme girdi. esnaf adam kafası basıyor bu işlere.

film yeni zellandalı bir ailenin koyunların üzerinde daha bi süper yün versin diye olmadık deneyler yapması akabinde (akabinde he mi?) koyunların etobur olup etrafa saldırmaları ve koyunlar tarafından ısırılan kişilerin zombi gibi koyun gibi olmaları üzerine. bence gayet makul bi senaryo. böyle birşey olmayacağını kimse kanıtlayamaz bana.

yeterince entelseniz yönetmenin koyunlar üzerinden toplumu irdelediği mesajını da çıkarabilirsiniz burdan. hatta iyice entelseniz cümle içinde alt metin diyip ''filmin alt metninde çok ince bir eleştiri gizli'' bile diyebilirsiniz. ama çok şükür böyle tipler yok çevremde. bu filmi Atilla Dorsay ile, Yekta Kopan ile değil de Durmuş Ali Ulutaş ile izlediğim için çok mesudum. ''yeni zellandalılar abi nerde o eski zellanda yeaa diyomudur hiç ehoe ekkokoe'', ''ahaa karının göte bak lan'' falan dedik izlerken en fazla. yer yer bilinçli sinema izleyicileri gibi bakkala kim gidicek tartışmasına girdik.

böyle paso koyun, kıl yün var filmde. yer yer duygusal öğeler falan da var. ahaha yok lan anca emre aydın olmak gerekir koyunlar adama saldırırken hüzünlenmek için. başka da pek bi numara yok. ama güzel film.

evet bu kadar. zaten sampiyonlar ligi maçlarının bnaşlamasına 15 dakka kalmış gidip kuponumu yatırayım. tüm sinemasever bayanlara selam ederim. cHOq öPtÜm Kib. Bysss

1 yorum: