
bi ara çok kıllı soğuk oldu ama neyse ki geçti. kar falan da yagdı, karlı ortamda foto çekilme hevesimizi de aldık, yepisyeni feysbuk profil fotolarımız da oldu. kafalar rahat yani memleket olarak.
gerçi ''aabi ben yazı sevmiyorum yaa kış daha süpersonik. kar yağsın soğuk olsun isveçli gibi vikingsi gibi'' diyececek denyolar var aramızda ne yazık ki. sanki isveçte herkes çok memnun götünün donmasından. IKEA da muhasebeci Kjetl Olafsson ''iyi ki soğuk iklimli memleketteyiz yoksa çok mutsuz olur karımı, evladımı döverdim. zaten bütün gün köftelik kıyma, patates, ekmek faturaları ile ugraşıyorum esnaf lokantası işletir gibi amınakoym'' diyor gibi.

fakat kışın en çirkin yanı bere. kışlık giysiler genelde dişilerde Sempatikliğe Giriş 101 gibi bişey ki bere bunların en önde koşanı. atkı falan yine bi derece... ama berenin asıl çirkin yüzünü adamlarda görüyorum.
otobüste yanımda oturan 40lı yaşlardaki takım elbiseli bıyıklı bereli adam 2011'in en çirkin görüntüsü oldu benim için. elindeki Posta gastesine baktım. en arka sayfadaki Monica Belluci fotosuna çok dikkatli bakıp yutkundu. bi an aynı göte baktığım adama dönüp baktım saçma bi sevinç kapladı içimi. çünkü o an monica şişli-taksim otobüsünde olsa benim monicayı yalama ihtimalim çok daha yüksekti. bunu bereliye de söylemek istedim ama vaz geçtim. bereli bana döndü ve ''havalar düzelicekmiş cumadan itibaren'' dedi. hıhı falan dedim. tarihin başlangıcından beri meteoloji muhabeti üç dakikayı aşmamıştı. yine aşamadı. bi sessizlik oldu.
bi 2-3 dakika sonra tekrar dönüp ''ben yirmibir yıldır şişlide oturuyorum'' dedi. bereli ne dememi bekliyordu bilemedim. o an ayağa kalkıp birden soyunup ''ooooouv bereli sen tam bir çılgınsın. hadi bunu uyuşturucu madde eşliğinde çeşitli kadınlarla seksler ederek kutlayalım'' desem mi diye düşündüm. ama vaz geçtim. zira çok fantastik bir dayak gelirdi.

dilden dile yayılacak, anlatıldıkça efsaneleşecek bir dayak olurdu bu. belki tüm medeniyetleri yıkacak bir kıyamet sonrası bile anlatılacak, yer yer fantastik öğelerle süslenecek bir dayak... 2012 deki kıyametin ardından (maya haklı beyler! )dünyanın 2204 yılında Mad Max deki gibi bir ortam haline gelmiş olduğu ve insanlar birbirlerine Densiz kel ve 1001 sopanın hikayesini anlattığını falan düşündüm. ama çok uzun sürmedi. bu kadar denyoca bir şeyi bir iki dakikadan fazla düşünemedim.
evime vardım çizgi roman okudum (wasteland çok kobra lan. fallout seven adam bunu da sever ) , tıraş oldum, yatıp uyudum. heyecan dolu bir gündü.
bazen mallık ve dahilik arasındaki o ince çizgide, hayır aslında o otobanda, son çıkşı kaçırıp cezalı kgs ödeyen bir adam olduğunu düşünüyorum. evet.
YanıtlaSilayrıca YAKIŞIKLIYIM da
YanıtlaSilpunisher okuyor olsaydın o adamı sen döverdin.
YanıtlaSil