31 Temmuz 2011 Pazar

Aşırı coşum ve hippilik



duvarlarında kiloyla alınmış plaklar asılı olan ve uzak ara en tiksindiğim müzikler olan 70ler türkçe pop çalan bir mekanda çok da samimi olmadığım, ve yaklaşık bir senedir görmediğim tiplerle içiyordum. çok sıkılıyordum. müzikten de gerçekten de çok ağır tiksiniyordum. mega tırt bir filme (ıssız adam olur, kaybedenler klubü olur) soundtrack olana kadar pek sklenmeyecek şarkılar serisi. haa ama bakarsın çağan ırmak bi film çeker dayar alta bu müziklerden birini o zaman binlerce cağla, kıvılcım, melis hep bir ağızdan ''yaa bu nejat işlerin oynadığı Sen Gidince Ebem Skildi nin müziği değil mi? çok güzel yhaaa bayılıyorum o yılların şarkılarına'' der. öyle bi durum olur. o zaman mekan sahibi de ''biz yıllardır bu şarkıları çalıyoruz'' dan ekmek yer... değişik bir kumar. çağan ırmağa güvenip iş yapmak...

ama işte tutarsa güzel ekmek gelir. ''yaa bu şarkı tam beni anlatıyor'' durumu olur. çünkü o şarkıları yapanlarda ''dur tam da 89-90 gibi doğacak olan çağlayı, melisi anlatan bi şarkı yapayım da vereyim Esmeray falan okusun. sonra da gider üfler dumanlı kafayla seks ederim. iyi ki 70lerdeyiz. 2010larda olsam evde adamlarla oturup SKOL içecektim ama 70ler resmen seks pınarı. yaşasın piiiiğs'' diyerek yapıyor şarkıları.


ben böyle acaip acaip şeyler düşünüp çok sıkılırken yanımdaki burada olma sebebim olan beybi sigarayı bırakma sürecini anlatmaya başladı. ''bi gün kafam attı bırakıcam dedim. TAKKK bıraktım! pakette tek dal kalmış onu on gün yanımda gezdirdim ama içmedim. ben senin esirim deil sen benim esirimsin dedim ona'' diye anlattı bu süreci. nefis bir bayan gözlerimin önünde bir emmiye dönüşüyordu.






bir şey anlatırken efek kullanan bir insan ''mutlaka gel'' dedi diye mi gelmiştim lan bu tırt ortama? sanırım geçen sene bu yine zamanlar aynı nefis bayana niyetlendiğimde yine hüsran ile sonuçlanmış ve kahrımdan geceyi Gürkan Sevinç ile evde baksırla oturup içerek geçirmiştim. dürüm gelmeden uyuya kalıp dürücü sedata mahçup olduğumuz bir günah gecesiydi. bir emmi için mi üzmüşüm lan kendimi? neyse...

ortamda birden fazla çok tanımadığın tip olunca ortak tanıdık bulmak için çok kasma, olur olmaz tipleri çok coşup ''aaa tunçu tanımam mı yaaa'' diye övme aşaması bitmek bilmiyordu. tanıdığım en yarak adamların alayının ortak tanıdığımız çıkması bu çileyi daha da arttırıyordu. ''aa evrimi nerden tanıyorsun?'' sorusunda uzun uzun ''aynı lisedeydik kıl tüy'' falan diye anlatmak zor geldiği ya da cidden çok canım sıkıldığı için ''eski erkek arkadaşım. biz eskiden çok eşcinseldik'' diye cevap verdim. anlatırken efek giren bayan ''ihihih şakacı seni, hınzır seni'' diye güldü. emmiliği geride kalmıştı ve tekrar eski nefis bayan haline geri dönmüştü çok şükür.

ortamda ''abi hala gay esprisi mi yhaa? hem saldırgan hem de komik deil abi artık aşalım bunları'' diyen tip de çıktı tam oldu. adının Tunç olmasına zerre şaşırmadım. tunçluğun hakkını veriyordu doğrusu. bi süre sonra ''aslında çadırı kapıp güneye gidicen abi süper olur'' diye çok orjinal bir fikir attı. tunç dediğin çılgın olur yaz geldimi güneye gider.



gizli emmi hemen coşkuyla onayladı. ''andaç aslında çok iyi fikir yaa çadır olayına gidelim mi ne dersin'' dedi. ortama çılgın fikir atılınca emmilikten eser kalmamıştı pırıl pırıl olmuştu. ama bu sefer de içindeki hippi ortaya çıkmıştı. sene olmuş 2011 hala neyin hippiliğinin peşindeyim diye hiç düşünmüyordu. ''ben bütün yaz balkonu ıslatıp serin serin oturdum erik yedim bagsi. Sen Sun şişesine de su doldurup buzluğa koydum soğuk soğuk içiyorum mis gibi'' dedim. yine güldü. ''ahaha çılgın seni'' dedi. şaka yaptığımı sandı. hiç bozmadım.







gittikçe daha da acaip fikirler atıyordu. kendini durduramıyordu. ''çağla hadi çemişkezek, yozgat ve çorumdan oluşan çılgın bir tura çıkalım'' desem onu da aynı çoşkuyla kabul edecek bir kıvama gelmişti. nasıl bi kafa lan bu yozgata gitmeyi hemen bi gaza gelip onaylamak? yani şimdi evet hippilik falan ama o da bi yere kadar. janis joplin olsa bi düşünür. ''evet çılgın bi yolculuk falan iyi olabilir de yozgat ne hacı'' derdi. ama çağla demiyordu. çağla hippilikten ölüyordu.





her aşırı coşum gibi karşısındaki bir süre sabit bakınca azalmıştı onun ki de. kısa zamanda da ortaya çılgın öneriler atma süreci bitti çok şükür. gerçi gecenin finali daha da pis bi geyik olan izmir övme geyiğiydi. ''tam yaşanılcak yer abi süper çağdaş, mega çağdaş'' diye övdük bi süre. sanki izmirde FLASHTV çekmiyor amınakoym neyin çağdaşlığı

1 yorum: