27 Ekim 2011 Perşembe
yine bilimsel olaylar (ama kararında bilimsel)
saatlerdir deprem muhabeti dönüyordu. (güncel olaylardan bahsetmek) bir yerden sonra kaçınılmaz olarak 99 depremi anılarını sırayla girdi herkes. olabilecek en vasat deprem anısı olan ''aga ben uyuyordum duymadım hiç bişiy. sabah uyandım televizyondan gördüm'' falan dedim ve sıramı savdım. ben odadan çıkp banyoya doğru giderken yerime ''eniştem anlattı onların sitedeki 4 apartmandan üçü dümdüz olmuş sadece onların apartman sağlam kalmış. çokacaip...'' giriyordu.
odadan yarım metre uzakta banyoda sıçarken BIM den alınan Tekmatik marka çamaşır deterjanının üzerindeki yazıları okuyordum. bi takım ev hanımları fotolarını gönderip yanına Tekmatik in ne kadar süper bi deterjan olduğu hakkında yorumlar yapması fikrinden dolayı tekmatiği tebrik ederim. hiç olmayacak işler peşindeler ama bi şekilde ekmeğini kazanıyor adamlar.
olaya dair bir görsel bulmak için gugılda tekmatik yazıp aradım. tabi ki çok alakasız resimler çıktı. deterjan öven ev hanımı ararken hintli (ya da başka bir olmadık şeye tapınmalı memleketten) öğrenci bloguna ait fotolar çıktı. şaşırmıyorum artık gugılın bu küçük şakalarına. haa bu kadar alakasızını beklemiyordum tabi ama şaşırmadım yine de. hayat bazen böyle. deterjan öven ev hanımı ararken hintli öğrenci çıkabiliyor. ki 27 yaşında sağlıklı bir insan ikisini de aramaz ama oldu bi kere. çıkan hintli resmini de paylaşayım ki ''evet çok alakasız bi şey çıkmış'' diyebilsin herkes.
neyse paketlerdeki yorumlar genelde benzer. ''kaliteli deterjanlar ile aynı kalitede. üstelik daha ekonomik'' şeklinde. ülkemizde deterjan övmeli yorumlarını, yanında bir vesikalık fotorafı ile deterjan firmasına gönderecek kadar canı sıkılan insanlar olduğunu bilmek de güzel birşey. artık çok canım sıkılıp Sihirli Annem falan izlerken ''olsun lan bundan daha kötüsü de olabilirdi ya Nevşehir den Buket Yamaç hanım olsaydım da Tekmatike övgü dolu yorumlarımı gönderseydim?'' diye düşünebiliyorum.
ama hala çok canımı sıkan bir şey var. Steve Jobs öleli 3 hafta oldu ben daha tüketim toplumunu eleştirmeli tek bir cümle kuramadım. ''Steve Jobs'un en büyük başarısı insanların yaşamlarının ne kadar sığ, anlamsız, tamamen boş bir biçime büründüğünü farketmesi ve onları her yeni ürüne kutsalmış gibi itaat ettirerek ayrıcalıklı, elit, tüketici manyağı üstün bir ırk mensubuymuş gibi hissettirerek derin depresyonlarının üstesinden gelebileceklerine ikna etmesidir'' (merhaba Cihan Oruç) gibi birşey diyemedim. hep erteledim tüketim toplumu eleştirisi yapmayı. ''yarın sabah erken kalkar öyle eleştiririm tüketim toplumunu'' diye diye 3 hafta geçti. artık steve jobs muhabeti dönmez oldu haliyle. çok içimde kaldı bu eksiklik. resmen kendimi paralıyorum konuyu açmak için ama olmuyor.
steve jobs üzerinden tüketim toplumunu eleştirleme en yaklaşıtığım an tekel bayiinden bira alırken oldu. tekelin sahibi esnaf kişi elindeki ayfonu ile oynarken ''bunu yapan pezevenk ölmüş'' dedi. aha dedim konu açıldı veriyorum tüketim toplumu eleştirimi. fakat ben tam hazırlanırken tekelci ''türk düşmanıymış, vasiyetinde cenazemde türk olmasın yazmış'' dedi. konunun kafamda olan yerden çok uzağa gittiği belliydi hiç üstelemedim. biraları alıp ödeyip çıkana kadar ''düşürmeycekler feneri'' geyiği döndü, vedalaştık çıktım gittim...
banyodan çıkıp tekrar odaya döndüğümde deprem geyiği devam ediyordu. yine hiç bir şekilde konuyu tüketim toplumuna getiremeyeceğim çok net olduğu için olayı kabullendim ve hiç üstelemedim. ''amerikanın çok acaip bi deprem yapma makinası varmış depremi o yapmış. rus bilim adamları öyle demiş'' dedim. kolpadan da olsa dev şaşırmalar geldi. ''olabilir abi sonuçta bilimselli olaylar bunlar'' dedim onaylandım. içimdeki sıkıntı bir nebze olsun azaldı...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder