24 Ağustos 2012 Cuma

hiç bir kızı etkilemeyecek filmler serisi no: 21



  






blogun trafik kaynaklarına bakıyorum arada guuugula ne yazıp da buraya gelior insanlar diye. genelde beni gugıla mahcup edecek kadar acaip şeyler çıkıyor. misal  ''minyon götü'' diye aratılınca burasının çıkması üzücü, ama olabilir. hangimiz sevmiyoruz ki minyon bayanların götünü? onda çok bi sıkıntı yok.  ''arkasıradakilerdeki orospu'' diye aratınca buraya yönlendiriliyor olmak daha fena. kaba gibi bi kere. o bakımdan şık deil. ama ''gavur yarak'',  diye aratılınca çıkması çok acı. guugıl neden ''gavur yarak'' arayanla beni muhatap ediyor hiç anlamıyorum. haa bi insan neden gugulda böyle bişiy aratır onu daha da hiç anlamıyorum. 

   neyse bu tür üzücü arama anahtar kelimelerinin yanında bi de ''sylvester stallone filmleri'' diye aratana ''waterworld izle'' diye aratanı buraya yönlendiriyor gugıl. o bakımdan şimdi buraya guugıla ''postman izle'' yazıp yönlendirilmiş olan insan, sen çok güzel bi insansın. gerçekten de iyi bi insansın. ama seninle tanışmayı cidden hiç istemem. zira banko adamsın. eminim canın çok sıkılıyor ve günde iki paket Anadolu içiyorsun hatta belki Durmuş Ali Ulutaşssın.






    kevin costnerin Waterworld den sonra yine distropiaya niyetlenmesi sonucu ortaya çıkmış bir film. waterwordde ''mad max gibi film yapaym ama çölde deil suda geçsin'' demişti ( http://prfekt.blogspot.com/2011/07/hic-bir-kz-etkilemeyecek-filmler-serisi.html  ) waterworld çok büyük tırtlayınca ''acaba filmde at yok diye mi böyle oldu?' diyte düşünüp en doğru kararı vererek iki sene sonra bu sefer atlı distropia çekmiş. tabi okyanus ortamında ata yer olmadığı için ortamı değiştirmiş bu sefer film 2013 yılında yaşanan iç savaş sonrası kayalara gelen amerikadır.


 bu arada 90ların başında 2000 den ne beklenti varmış arkadaş yaaa! sene 2000 olduğu gibi ya uçan araba falan bulunacak teknoloji çok aşacak ya da bir kıyametle dünyanın anası skilecek! ortası yok. oysa gayet düz yıllar oldu şu ana kadar. daha öncesinde olduğu gibi insanlar yine dayısının düğününe falan gitti. 2000 lerin tek farkı ''acaba kim ne taktı'' diye düğün vidyosunu izleyip ''20 lira takmış piç'' diye kin güdebilmek oldu. (merhaba beybi ♥) yoksa çok bi gelişme yok. en azından holivudun kafasındaki gelişmelerin zerresi yok.







kevin bu ortamda katırıyla öyle boş boş gezerek gittiği kasabalarda kukla gösterisi falan yapıp çoluk cocuğu eylendirir. kasabada yazacağı kız olursa da ''eşşekle çölde boş boş geziyorum'' demez de ''gezici performans sanatçısıyım yeaa'' falan der. hatta içerisinde bol bol ''sahne tozu yutmak'' geçen cümleler kurar. belki iyice coşup ''dünya bir sahne ve biz de oyuncularınz. evet eşşek de dahil'' bile der.bilemiyorum hiç çok dikkatli izleyemedim bu filmi ben. Foks tivide stvde falan denk gelince kitleniosun ama bi şekilde. bi de 3.5 saat. ama insana hiç ''bütün gece oturup kevinla eşşeği mi izleycem lan'' dedirtmiyor. zaten eşşek de erkenden ölüyor. oha spoiler oldu. neyse ki  ''yhaaa üfff eşşeğin öldüğünü öğrenmesem film çok vurucu olabilirdi yhaaa'' diyecek kimsenin izleyeceği film deil.


 neyse yine bi gün kevin bi köyde katırla takılırken köye böyle ordu gibi bi takım adamlar gelir. kevın sığır olduğu için dünyadan haberi yoktur. köydekiler durumu açıklarlar. ''abi 2013 yılınd çıkan iç savaş memleketin amıankoyduğu için şimdi merkezi bi otorite yok onun yerine böyle bi takım gruplar var ortalıkta'' falan der. iyi de olur. filmin konusunu daha 3. dakikada öğreniriz. kalan 3 saat 27 dakika kafamız rahat olur. acaba bu sakallı kim lan falan demeyiz. 



 sakallı general kevına ilk görüşte acaip uyuz olur (haklı amınakoym ben de sevmem sanatçı adamı) ve kevını zorla ordusuna alır. ''abi açık öğretimde okuyorum ben daha'' falan der kevın ama sakallı yemez. kevın askere alınınca kimseyle konuşmaz. ortamın kuuuğl gibi adamı olur.  sadece bi lavukla inceden kanka gibi olur. akşam yemeğinde kevının katırını yerler. sakallı general ''katır çok ara bişiy abi. at mı eşşek mi belli değil melez bişiy. zenciyi latini falan da sevmiyorum ben. görsem döverim. bana net olucaksınız önce.'' falan diyerek adamların ideolojisini açıklar bi şekilde. kevın çok üzülür yemeği yemez. yanındaki ayı kevının yemeğini de yer.

 sonra bi takım olaylar olur kevın askerden kaçar. bi uçurumdan yuvarlanırken yıllart evvel devrilmiş bi postacı arabasına sığınır. ölü postacının giysilerini giyer ve ısınmak için de mektupları yakar. bazılarını okur. ''aaa benim de halamlar mişigında oturuyor'' falan diye şaşırır. öyle geçer o gece. şimdi burada izninizle bi süre ''mektup'' üzerinden günümüzde insanların duyarsızlığından yakınıcam. belki ekmek çıkar falan diye küçük ataklar geliştiricem.




 



 evet 90larda filmin seneryosu yazılırken 2013 yılında insanların haaala ''halacım nasılsınız menderes enişteme de çok selam ederim'' diye mektup yazacağını düşünmeleri bence hiç de taşak geçilecek bişey değil. günümüzde kimse sevdiklerine mektup yazmıyor ve postacılar sadece TTNet, avea faturası falan getiriyorsa bu biraz da bizim suçumuz. ''hoffff mektubun o samimi havası hiç bişiy de yok yhaaaa'' da diyip küçük ataklarıma son veriyor tekrar filme dönüyorum.


  kevın bi köye gelir. haklı olarak içeri almazlar böyle serseri klıklı adamı. ''kimsin lan sen'' falan derler. postacıyım ben abi'' der. inanmazlar. 'işte yıllardır posta mosta gelmedi buraya hem zaten ne postası lan hükümet falan bile yok derler. kevın büyük kolpacı olduğu için yeminler eder. ''abi valla postacıyım yeni amerikan devleti kuruldu bende mayışlı sigortalı emelanıyım'' der. bi mektup çıkarır çok ballı olduğu içim mektubun muhatabı yaşlı oradadır. ve köydekiler inanır. (büyük orospuçocuğusun kevın)


  bütün köy çok sevinir. o gece kutlama yaparlar. o ara kevının yanına bi zenci gelir postacı olmak istediğini söyler.kevın ''o işi geçicen'' falan der. zenzi çok ısar eder. yancısı olur kevının.


                              



 zencinin gazına gelen bi alay işsiz kevının başına üşüşür. ''abi biz de postacı olalım'' diye. kevın büyük kolpacı olduğu için elemanları kafalar posta teşkilatı kurarlar. sağa sola posta dağıtırlar. bi gün bi postacıyı sakallı general yakalar ve acaip sinirlenir. ''psta teşkilatı ne, yeni amerikan devleti ne amınakoym yok öyle bişiy yıkıldı savaşta herşey'' falan diyerek filmi o anda izlemeye başlayanlara o zamana kadar geçen bi buçuk saati özetler.

 sakallı bayaa bi postacıyı yakalar öldürür. zenci çok sinirlenir kevını gaza getirmeye çalışır. ''abi bence dalsak hepsini kırarız'' falan der ama kevın keriz değldir. hiç gaza gelmez. sonra bazı olaylar olur falan derken kevın duyarsızlığından çok pişman olur, köylerden tırt silahlarla adam toplar, sakallı ve düzenli ordusuna saldırır ve yener. zaten üç saattir filmi zilediğimiz için zerre inandırıcı olmasa da ''olabilir tabi inanmış insanlar onlar'' falan deriz. filmin sonunda yıllar sonra gerçekten de yeniden merkezi otorite sağlandığını ve kevının da heykelinin dikilip bi kahraman olarak hatırlandırğını görürüz.












2 yorum:

  1. üçbuçuk saatimi sikseler bu filmi izleyerek harcamam. ara ara bakarım oje sürerken o kadar

    YanıtlaSil
  2. bahahahaaha kedili-nigger'lı fotoğraf süper.

    YanıtlaSil